Sağlık Kütüphanesi / Osteoporozun Beslenmeyle İlişkisi
Osteoporozun Beslenmeyle İlişkisi
Bu makaleyi sesli dinleyin

Osteoporoz, yaygın olarak da "kemik erimesi" olarak bilinen hastalık, kalsiyum kaybının artması sonucunda kemiklerin kolayca kırılabilir hale gelmesidir.

Büyüme çağında kemik yapımı yıkımından daha yüksektir. 25-30 yaşlarında kemik kütlesi en yüksek değerine ulaşmaktadır. Çeşitli faktörlerle bu değerlerde düşme görülmektedir.

Osteoporoz başlangıçta belirti vermeyebilir ancak ilerlediğinde kemik ağrıları, kamburlaşma görülebilir, kemik kırılmaları kolaylaşabilir.

Kemik erimesi (osteoporoz) riski; süt, yoğurt, peynir gibi kalsiyum içeren besinleri az tüketenlerde artar. Menopoza girmiş olan kadınlarda östrojen hormonu seviyesinin düşmesine bağlı olarak kemik kütlesi kaybı en hızlı dönemine ulaşır ve osteoporoz sıklıkla görülmektedir. Hareketsiz yaşam sürenlerde, sigara içenlerde, alkollü, kafeinli içecekleri çok fazla tüketenlerde, genetik yatkınlığı olanlarda, kalsiyum atımını artıran, kalsiyum emilimini azaltan ilaçları uzun süre ve yüksek dozda kullananlarda, diyabet, hipertiroidi gibi bazı endokrin hastalıkları olanlarda, emilim bozukluklarında, böbrek yetmezliklerinde sıklıkla  görülebilmektedir.

Kemik erimesinin önüne geçebilmek için:

  • Yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir.
  • Kalsiyumdan zengin besinler tüketilmelidir (en iyi kaynağı süt ve süt ürünleri).
  • Pekmez, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi artırılmalıdır. 
  • Tuz tüketimi azaltılmalıdır.
  • Kafein içeren kahve, kolalı içecekler, çikolata gibi besinler fazla tüketilmemelidir.
  • Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır. 
  • Yakın mesafede araba yerine yürüyüş tercih edilmelidir.
  • Her gün en az 30 dakika egzersiz yapılmalı ve bu egzersizler yaşam boyu sürdürülmelidir.

 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Yaşam Hastaneleri Web Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Whatsapp Destek