Gebelik Takibi
Gebelik takibi USG ile intrauterin gebeliğin tespiti ile başlar. Adet gecikmesini takiben yapılan gebelik testinin (+) olması rahim içi gebeliği garanti etmez. Normal gebelik dışında, dış gebelik ve mol gebelik (üzüm gebeliği olarak bilinir) gibi durumlarda da gebelik testi (+) çıkacaktır. Bu nedenle mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından gebelik takibi yapılmalıdır.
Gebelik yaklaşık 280 gün süren, kadın hayatındaki önemli dönemlerden biridir. Hem annenin hem de bebeğin bu dönemi sağlıklı olarak geçirebilmeleri için hekim gözetiminde muayene, ultrasonografi ve bazı tanısal testlerin yapılması gereklidir.
Adet gecikmesini takiben bakılan Beta HCG değeri yaklaşık 3500-5000 olduğunda gebelik kesesi USG ile görünür hale gelir. Beta HCG bu rakamın altında ise gün aşırı Beta HCG takibi yapılarak gebeliğin sağlıklı bir gebelik olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Rahim içi sağlıklı bir gebelikte Beta HCG günaşırı 2 katına çıkar. Günaşırı yapılan ölçümler 2 katına çıkmıyor ise; dış gebelik, boş gebelik ya da düşükle sonuçlanacak bir gebelik olabilir. Böyle bir durumda erken müdahale gerekebilir.
Beta HCG 3500-5000 civarında gebelik yaklaşık 4 haftalıktır. Bebeğin kalp atışları yaklaşık 6 hafta civarında duyulmaya başlar. Gebeliğin 6-8. haftaları arasında anne iyilik halini değerlendirmek, bebeğe zarar verme ihtimali olan hastalık ve durumları tespit etmek için bazı laboratuvar testleri yapılır. Bu testler, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri, kan sayımı, kanama pıhtılaşma zamanı, idrar tetkiki, sifiliz, toksoplazma, rubella ve CMV antikorları tespitidir.
Bir sonraki takip 11-14. haftalar arasında yapılır. Bu haftalarda bebek iyice şekillenmiş, elleri ayakları oluşmuştur. Bu haftalarda bebeğin genel durum değerlendirilmesi, ense kalınlığı (NT) ölçümü, burun kemiğinin varlığı ve bebek hareketleri gibi parametrelere bakılır. Aileye Down sendromu ve diğer kromozomal anomaliler hakkında bilgi verilerek bu gibi durumlar için önerilen testler olan, 2’li tarama testi ve NIFT (noninvaziv fetal DNA test) hakkında bilgi verilir ve önerilir.
16-20 gebelik haftasında iyice bebek görünümüne gelen bebeğin ölçümleri, cinsiyetinin tespiti, suyunun miktarı, plasentanın durumu ve kalp, beyin, mide, mesane gibi organ gelişimlerinin takibi USG ile yapılır. Yine tam kan sayımı, tam idrar tahlili ve glukoz ölçümü ile birlikte eğer 2’li tarama testini kaçırmış ise 3’lü veya 4’lü tarama testleri önerilir. Genel kabul 2’li tarama testi normal olanlara bu testlerin yapılmasına gerek yok şeklinde olsa da yapılmasında sakınca da yoktur. Yine eğer kromozomal bozukluk açısından riskler tespit edilmişse amniyosentez açısından da uygun haftalar olarak değerlendirilmektedir.
21-24 gebelik haftası detaylı USG için önerilen haftalardır. Ayrıntılı USG bu konuda yetkin perinatolog ya da radyolog tarafından yapılabilir. Yine rutin kan tahlilleri istenir. Ayrıca bu haftalar da aile hekimleri tarafından gebelere tetanoz aşısı uygulaması da yapılmaktadır.
24-28. gebelik haftalarında tüm dünyada da uygulanan şeker yükleme testi önerilmektedir. Yükleme testinin anneye ya da bebeğe herhangi bir zararlı etkisi yoktur. Şeker yükleme testinde anormallik varsa, erken tanı hem oluşabilecek problemleri önlemek açısından hem de anne de belki ileride oluşabilecek kalıcı şeker açısından önlemler almamızı sağlar. Kontrolsüz şeker yüksekliği, bebekte akciğer gelişimini geciktirebilir. İri bebek oluşumuna ya da bebeğin suyunun normalden fazla olmasına yol açabilir. Bu gibi durumlar da erken doğum, suların erken gelmesi ya da doğum komplikasyonlarında artışa yol açabilir.
27-28. gebelik haftasında özellikle kan grubu uyuşmazlığı olanlar açısından uyuşmazlık aşısının yapılması önemlidir. Her takipte bebeğin USG ile incelenmesi yapılır. Annenin tansiyon ve kilo ölçümleri yapılır. 32. gebelik haftası, özellikle çalışan anneler için çalışabilir ya da çalışamaz raporu almaları açısından önemlidir.
Gebeliğin son 3 ayına kadar aylık yapılan gebelik takipleri sıklığı son 3 ayda özellikle riskli bulunan bir durum varlığında daha sık yapılabilir. Son 3 ayda gebelikte tansiyon yüksekliği ve idrarda protein kaçağı ile karakterize preeklampsi gelişimi açısında dikkatli takip gerekir. Yine erken doğum riski, bebekte gelişme geriliği, bebeğin suyunun azlığı ya da fazlalığı, sularının erken gelmesi gibi durumlarda takip sıklığı artırılır. NST ve rutin kan idrar ölçümleri de bu aylarda yapılan tetkikler içindedir. 37 -38. gebelik haftalarında USG ve pelvik muayene ile bebeğin normal doğum için uygunluğunun tespiti de muayeneye dahil edilir.
Bir de gebelik takibinde sürekli kullandığımız USG hakkında bilgi vermek gerekir. Ultrasonografi, kulağın duyamayacağı yüksek frekanslı ses dalgalarını dokuya verdikten sonra geri dönen ses yansımalarının bilgisayar yardım ile toplanarak görüntü alma yöntemidir. USG ile oluşmuş bir bebek zararı henüz bildirilmemiş olsa da ultrasonografiyi olabildiğince az ve kısa süreli yapmak ve tıbbi veri elde etmek için uygulamak en doğru yaklaşımdır. Ultrasonografiye alternatif bir yöntem bulunmamaktadır.
Temel ultrasonografik inceleme; bebeğin herhangi bir yapısal anormallik taşıyıp taşımadığı, cinsiyetin belirlenmesi, kaç adet bebek olduğunun saptanması, kanama varsa bunun nedeni olabilecek durumların saptanması, erken doğum riskinin olup olmayacağının öngörülmeye çalışılması (rahim ağzı uzunluğunun ve açıklığının ölçülmesi), bebeğin büyüme ve gelişiminin takibi, bebekte rahim içi oksijen azlığına bağlı sıkıntı durumumun araştırılması (Doppler kan akımı ölçümleri), bebeğin içinde bulunduğu sıvıda ve/veya bebeğin eşinde (plasenta) anormalliklerin saptanması açısından önemlidir.Yukarıda sıralanan durumlar ultrasonografi ile her zaman doğru ve net olarak saptanamayabilir. Anne adayına doğum öncesi yapılan ultrasonografi ile bebekte doğumdan sonra ortaya çıkacak hastalıkların ya da yapısal bozuklukların tamamının saptanması mümkün değildir. Doğum öncesi normal saptanan bir ultrasonografik inceleme doğumda normal bir bebeğin garantisi olamaz.