Diyabet Hastalarında Beslenme
Diyabet, son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde en büyük sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ancak önlenebilir bir hastalık olduğu da unutulmamalıdır.
Size bugün bahsetmek istediğim “Tip 2 Diyabet” olarak tanımladığımız, sonradan gelişen diyabet türü ve bu hastalıkla mücadelede yapabileceklerimiz hakkındadır.
Diyabet kalıtsal bir hastalık olarak düşünülmektedir fakat ailesinde DM (Diabetes Mellitus) öyküsü olmayan birçok kişide de görülebilmektedir. Diyabet için çevresel faktörler yani yaşam tarzı (beslenme ve aktivite) genetik sebeplerden daha çok belirleyici olmaktadır. İlk amaç; özellikle ailede şeker hastası varsa, hastalığa yakalanmadan önlem almak, eğer önlem alamıyorsak da hafif seyirle atlatmaya çalışmak olmalıdır. Çünkü diyabet fark ettirmeden tüm organları etkileyecek ve bir süre sonra da çeşitli organlarda işlev bozukluğu görülmeye başlanacaktır.
Diyabet, kandaki şeker oranının olması gereken değerlerin (70-100 mg) dışında seyretmesi, sürekli yükselmesi ve düşmesi durumudur. Şekerin ideal değerin üzerinde seyretmesi durumu kişiyi çok rahatsız etmese de organlar için ciddi bir tehlike arz etmektedir.
Şekerin düşmesi de yükselmesi kadar, hatta çok daha tehlikeli ve hayati bir durumdur. Sonuç olarak yapılması gereken, beslenmeyi, şekeri ani yükseltmeyecek ya da düşürmeyecek şekilde düzenlemek olmalıdır.
Şimdi bu konuda neler yapılması gerektiğine bakalım:
Öncelikle DM diyeti sağlıklı beslenme diyetidir; yani uzun ve sağlıklı bir ömür için, şeker hastası değilseniz bile uygulamanız gereken beslenme şeklinin bu yönde iyileştirilmesi önemlidir. En önemli kısım ise kandaki şekeri yükseltecek yiyeceklerden kaçınmaktır.
Şekeri en çok yükselten yiyecekleri şu şekilde listeleyebiliriz:
- Şekerli tüm yiyecekler
- Bal-pekmez-reçel
- Doğal ya da hazır meyve suları
- Çok şekerli meyveler (incir-muz-üzüm-hurma-dut vb)
- Pirinç ve patates
- Beyaz un ile yapılmış tüm unlu yiyecekler
- Alkollü içecekler
Bu yiyecekler şekeri en çok yükseltenlerdir fakat hangi yiyeceğin ne zaman ve hangi miktarda tüketildiği de oldukça belirleyici bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin meyveyi ara öğün olarak tüketmek büyük bir hatadır çünkü mide boşken, tek başına tüketilen meyvenin içindeki şeker, kan şekerini önce hızla yükseltip sonra düşürecektir. Oysa ikisi de istenmeyen bir durumdur, olması gereken ise kan şekerinin belli bir seviyede seyretmesidir. Bunun için de eğer ara öğünde meyve tüketilecekse yanında mutlaka yoğurt, fındık/badem gibi protein kaynaklı gıdalara yer verilmelidir ki kan şekeri yavaş yükselebilsin.
Meyve tüketilmesi için en ideal zaman, gün içinde ana öğünlerle birlikte ya da hemen öğün sonrasıdır. Yatmadan önce yenilen meyve en büyük yanlışlardan biridir, çünkü gece boyunca kan şekerinin dalgalanmalarına sebep olabilir. Aynı zamanda serbest meyvelerden fazla miktarda tüketmek de yine şeker yüksekliğine sebep olmaktadır. Meyve, kontrollü ve olabildiğince az miktarlarda, yanında mutlaka bir şeyler olacak şekilde veya mide dolu iken tüketilmelidir.
Bir başka kafa karıştıran husus da öğün sıklığı ve kaç öğün şeklinde beslenme gerektiği konusudur. Bu konuda genelleme yapmak zordur, çünkü kişinin kan değerleri, kullandığı ilaçlar ve eşlik eden rahatsızlıklara göre farklılık göstermektedir. Bu sebeple herkes ara öğün yapmalı ya da uzun aralıklarla beslenmeli şeklinde genellemelerden olabildiğince kaçınmalıyız. Buna daha çok kişinin kendisini gözlemleyerek karar vermesi gerekmektedir.
Şeker düşmesi ve yükselmesi hemen hemen herkesin farkına varacağı belirtilerle gerçekleşmektedir. Eğer kişide yemek sonrası uyku hali ve uyuşukluk oluyorsa yemeğin fazla tüketilmesi ya da yanlış yiyeceklerle şekerin yükselmesine sebep olunmuş demektir.
Terleme, halsizlik, bayılacak gibi bir his uyanıyor ise şekeriniz düşmüş demektir ki bu durumda da öğündeki yiyeceklerden dengeli kalori alınamamış; unlu yiyecekler fazla tüketilmiş ya da çok uzun süre aç kalınmış anlamına gelmektedir.
Kişiden kişiye değişkenlik göstermekle birlikte herhangi bir öğünden ortalama 3 saat sonra kan şekeri düşmeye başlar, yani 3 saatten kısa aralıklarla beslenmenize gerek yok diyebiliriz. Fakat bu süre 4-5 saate de çıkabilir; dolayısıyla ara öğün yapmadan sadece 3 öğünle bile kan şekerinizi dengede tutabilirsiniz. Ancak bunun için öğününüz protein ve sebze ağırlıklı olmalıdır. Karbonhidrat grubundan; ekmek, pilav, makarna gibi öğünler kan şekerinizin önce hızla yükselip sonra da hızla düşmesine sebep olmaktadır. Bu tür gıdaların yer aldığı öğünlerden sonra çok daha çabuk acıktığınızı siz de fark etmişsinizdir.
Sonuç olarak kan şekeri değerinizde öğün sayısından çok (bu 3 ya da 6 arası bir sayı olabilir), öğünde ne tükettiğiniz ve ne kadar tükettiğiniz daha belirleyici olmaktadır. Akşam yemeğinden 3 saat sonra yatıyorsanız tekrar bir öğüne gerek olmayacaktır. Fakat geç yatıyorsanız yatmadan 1-2 saat önce yoğurt, kefir veya ayran tüketebilir; açlık hissinin yoğun olduğu durumlarda da yanına bir avuç kadar çerez (çekirdek, fındık, badem, fıstık, leblebi vb.) ekleyebilirsiniz. Meyve tüketimini geç saatler için önermemekteyiz.
Yemekleri hızlı yiyor olmak da kan şekerinin hızlıca yükselmesine sebep olur, bu nedenle küçük lokmalar halinde ve çok iyi çiğneyerek, huzurlu ve dingin bir ortamda öğünlerinizi yemelisiniz. Stres de hızlı yemek kadar, sindirim sorunlarında ve ani şeker yükselmelerinde etkili olabilmektedir.
Yediklerinizle birlikte, hareket ve spor da şeker dengesinde belirleyici olmaktadır. Düzenli aktivite şekerinizi dengede tutmanızı kolaylaştıracaktır. Ancak kan şekeri düşmelerini sık yaşıyorsanız aç karnına spor yapmamanızı ve spordan birkaç saat önce bir şeyler yemiş olmanızı tavsiye etmekteyim.
Sağlıkla geçireceğiniz güzel günler dilerim.